ARTICLE
1 August 2025

7552 Sayılı İklim Kanunu: Türkiye'nin Karbonsuz Geleceğe Yasal Geçişi

LP
LBF Partners

Contributor

LBF Partners, an Istanbul based law and consultancy firm, provides full legal and consultancy services to its foreign and domestic clients both in Turkey and at international level. The unique qualification of our team members enables combining legal theory and practice at all times. Visit us at http://www.lbfpartners.com/en/
9 Temmuz 2025 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7552 sayılı İklim Kanunu ("İklim Kanunu" veya "Kanun"), Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadeleye ilişkin...
Turkey Environment

A) Giriş

9 Temmuz 2025 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7552 sayılı İklim Kanunu (“İklim Kanunu” veya “Kanun”), Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadeleye ilişkin ulusal politika ve stratejilerini yasal zemine kavuşturan ilk çerçeve kanun niteliğindedir. Kanun, özellikle Türkiye'nin 2021 yılında taraf olduğu Paris Anlaşması kapsamında üstlendiği yükümlülüklerin iç hukuka aktarılması açısından önemli bir dönüm noktasıdır. 

Paris Anlaşması'nın 2021 yılında onaylanmasının ardından yürütülen politika ve strateji çalışmalarına paralel olarak hazırlanan Kanun, Türkiye'nin Ulusal Katkı Beyanında yer alan 2053 net sıfır emisyon hedefine ulaşma sürecinde uygulanacak araç ve mekanizmaları iç hukukumuzda yasal bir çerçeveye kavuşturmaktadır. Kanun'da sera gazı emisyonlarının azaltımı, iklim değişikliğine uyum, planlama ve uygulama araçları ve emisyon ticareti gibi konularda önemli düzenlemeler yer almaktadır. 

İklim Kanunu'na buradan  ulaşabilirsiniz.

B) Ulusal Katkı Beyanı, Net Sıfır Emisyon Hedefi ve İklim Değişikliğine Uyum

İklim Kanunu'nda sıkça atıf yapılan “Ulusal Katkı Beyanı”, kaynağını Türkiye'nin de taraf olduğu Paris Anlaşması'ndan almaktadır. Paris Anlaşmasına göre bu beyan, anlaşmaya taraf her bir ülke tarafından sera gazı emisyonunun azaltılması ve iklim değişikliğine uyum konusundaki hedef ve taahhütlerini içerecek şekilde dönemsel olarak hazırlanmakta ve Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sekretaryası'na sunulmaktadır. Türkiye 2023 yılında sunduğu ilk güncellenmiş Ulusal Katkı Beyanında 2053 yılı itibariyle net sıfır emisyon hedefini açıklamıştır. 

İklim Kanunu uyarınca sera gazı emisyonlarının Ulusal Katkı Beyanı ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na (“Bakanlık”) bağlı İklim Değişikliği Başkanlığı tarafından yayımlanan strateji ve eylem planlarına göre azaltılması gerekmektedir.

Kanun'da net sıfır emisyon hedefinin sağlanması için kurum ve kuruluşlar,

(i) Ulusal Katkı Beyanında yer alan sektörlerde uygulanmak üzere enerji, su ve ham madde verimliliği, kirliliğin kaynağında önlenmesi, yenilenebilir enerji kullanımının artırılması, karbon ayak izinin azaltılması başta olmak üzere Kanun'da düzenlenen gerekli tedbirleri almak ve

(ii) emisyonların dengelenmesi için orman, tarım, mera ve sulak alanlarda karbon yutağı kayıplarını engellemek üzere tedbirler almak ve yutak alanların ve korunan alanların korunarak artırılmasını sağlamak

ile yükümlü kılınmaktadır.

İklim değişikliği ile mücadelede iki temel hedef olan sera gazı emisyonlarının azaltılması ve iklim değişikliğine uyum konusunda, kamu kuruluşları orta ve uzun vadeli hedeflerini içeren planlamalarını hazırlayarak uygulayacaktır. Bu temel hedeflerin sağlanmasına yönelik ilerlemeler İklim Değişikliği Başkanlığı tarafından izlenecektir.

İlgili kamu kurum ve kuruluşları, görev alanlarına giren faaliyetlerde iklim değişikliğine uyumu esas alan risk ve etki analizlerini hazırlamak, bu analizleri yatırım ve planlama faaliyetlerinde gözetmek ve uygulamaya almakla yükümlüdür. 
Kanun'da sera gazı emisyonunun azaltılması ve iklim değişikliğine uyum amacıyla her bir il özelinde yerel eylem planlarının hazırlanması da öngörülmüştür. Buna göre yerel iklim değişikliği eylem planları, adil geçiş gereklilikleri gözetilerek her ilin bütüncül bir planı olacak şekilde hazırlanacak ve karara bağlanmak üzere İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kuruluna sunulacaktır.

Sera gazı emisyonlarının azaltılması ve uyum amaçları doğrultusunda hazırlanacak yukarıda bahsi geçen planlama araçları ile yerel iklim değişikliği eylem planlarının en geç 31 Aralık 2027 tarihine kadar tamamlanması gerekmektedir. Cumhurbaşkanına, bu süreyi bir yıla kadar uzatma yetkisi tanınmıştır.

C) Emisyon Ticaret Sistemi

İklim Kanunu ile kurumsal temeli atılan Emisyon Ticaret Sistemi (“ETS”), Türkiye'nin sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik piyasa temelli bir araç olarak yapılandırılmıştır. ETS, İklim Değişikliği Başkanlığı tarafından kurulacak ve piyasa işletmecisi sıfatıyla Enerji Piyasaları İşletme A.Ş. tarafından işletilecektir.
ETS kapsamında doğrudan sera gazı emisyonuna neden olan faaliyetleri yürüten işletmelere belirli dönemler için sera gazı emisyon hakkı (tahsisat) verilecek, piyasa üzerinden bu tahsisatların alım ve satımı yapılabilecektir. Tahsisatların belirlendiği ulusal planlar İklim Değişikliği Başkanlığı tarafından hazırlanarak Resmi Gazete'de yayımlanacaktır. Doğrudan sera gazı emisyonuna neden olan faaliyetleri yürüten işletmelere yönelik esaslar ise bir yönetmelik ile belirlenecektir. Bu aşamada ETS uygulaması kapsamında bu işletmelerin temel yükümlülükleri, Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 yıl içinde Bakanlık'tan sera gazı emisyon izni almak, yıllık tahsisatlarını karşılayacak şekilde emisyonlarını dengelemek, emisyon değerlerini doğrulatmak, raporlamak ve kullanımlarına karşılık gelen tahsisatları teslim etmek olarak karşımıza çıkmaktadır. Bakanlık'tan sera gazı emisyon izni alınması için öngörülen 3 yıllık süre, gerek görülmesi halinde Karbon Piyasası Kurulu kararıyla en fazla 2 yıl uzatılabilecektir. 
Kanun'da ETS'ye dahil işletmelerin, tahsis edilen hakların dışında, bağımsız doğrulanmış karbon azaltım projeleri yoluyla elde edilen karbon kredileri ile yükümlülüklerini denkleştirmesine izin verilebileceği de belirtilmektedir. Ayrıca ETS dışında kalan işletmelerin gönüllü karbon piyasasına katılımı desteklenmektedir.
Türkiye'nin ulusal ETS sistemini yürürlüğe koyması, yalnızca iklim politikaları değil, dış ticaret bakımından da stratejik önem taşımaktadır. Avrupa Birliği (“AB”) tarafından Avrupa Yeşil mutabakatı ile uygulamaya alınan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (“CBAM”) geçiş aşamasını tamamlayarak 1 Ocak 2026 itibarıyla tüm hükümleri ile devreye girecektir. Bu tarih itibarıyla demir çelik, gübre, çimento, alüminyum ve hidrojen gibi CBAM kapsamına giren alanlarda AB'ye ihraç edilen malların gömülü karbon emisyonları fiyatlandırılmaya başlanacaktır. 

Bununla birlikte AB mevzuatı, AB'ye yapılan ihracatta CBAM kapsamında ödenecek karbon bedelinde, ihracatçı ülkede uygulanan karbon fiyatlandırmasını dikkate almayı ve mahsup etmeyi mümkün kılmaktadır. Türkiye'nin ETS sisteminin Avrupa Birliği ile uyumlu bir yapıya kavuşturulması hâlinde, Türkiye'deki karbon maliyetlerinin kısmen CBAM yükümlülüklerinden düşülmesi gündeme gelebilecektir. Dolayısıyla ETS sistemi, CBAM'dan etkilenmesi beklenen Türk ihracatçılarının Avrupa Birliği piyasasındaki rekabetçiliğinin korunması ve çifte karbon maliyetinin önlenmesi açısından önemlidir.

D) Yaptırımlar ve Pilot Dönem

Sera gazı emisyonlarının takibine ilişkin yasak ve sınırlamalara, ozon tabakasını incelten maddelere veya florlu sera gazlarına ilişkin düzenlemelere, ETS'ye yönelik kurallara ve Kanun'da belirlenen diğer çeşitli yükümlülüklere aykırı davrananlar hakkında uygulanacak idari para cezaları Kanun'da belirlenmiştir. Kanun kapsamında her bir fiil için uygulanacak idari para cezası miktarının 50.000.000 Türk lirasını geçemeyecektir.

ETS tamamen uygulanmaya başlanmadan önce pilot dönem uygulanacak olup, pilot dönemin kapsamı, süresi ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslar Karbon Piyasası Kurulunca belirlenecektir. Pilot uygulama döneminde, Kanun'da belirtilen cezalar, %80 oranında indirimli uygulanacaktır.

E) Beklenen İkincil Mevzuat

Kanun'da yer alan ETS gibi pek çok temel konuda ikincil düzenlemelerin yayımlanması beklenmektedir. Bu düzenlemelerin, Kanun'da belirtilen geçiş süresi içinde tamamlanması öngörülmektedir.

F) Sonuç 

7552 sayılı İklim Kanunu, Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadeleye ilişkin temel ilkelerini ve uygulama araçlarını yasal bir çerçeveye oturtarak önemli bir boşluğu doldurmaktadır. 

Kanun, ulusal sera gazı emisyon hedeflerine ulaşılmasına yönelik kurumsal yapıları tanımlarken, aynı zamanda dış ticaret açısından da etkileri olacak ETS mekanizmasının altyapısını oluşturmaktadır. 

Önümüzdeki dönemde yayımlanacak ikincil düzenlemelerle birlikte uygulamaya ilişkin çerçevenin netleşmesi beklenmektedir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More